Sigorta sektörü her zaman için gelişime açık ve istikrarlı büyüme potansiyeline sahip bir sektör olarak dünya ekonomisinde yerini sağlamlaştırdı.
Ülkemizde bu durum, sigortacılığın dünya ekonomisindeki istikrarlı büyümesine oranla çok daha hızlı gerçekleşmeye devam etmektedir. Hızlı gelişimin (büyümenin) en önemli etkisi ise toplumumuzun gerçek sigorta bilinci ile yeni yeni tanışıyor olması. Dünyanın bu alanda “yeni pazar” olarak gördüğü ülkemize her sene yabancı sigorta firmalarının gelmesi ile bu bilinci yaygınlaştırma çabalarının yanısıra, ülke ekonomisine de ciddi boyutlarda fayda sağlanıyor.
Konunun bu aşamasından itibaren sigorta firmaları, bireysel ve kurumsal ihtiyaçları göz önüne alarak bütün aksiyonlarını oluşturmalı; istikararlı, büyüyen ve gelişen, müşteriden çok sadık müşteri odaklı bir piyasanın şekillenmesi gerekmektedir.
Sigorta firmalarının, toplumun ihtiyaçlarını en iyi şekilde algılama ve buna bağlı olarak uygun çözümler üretebilme yeteneği sayesinde ortaya çıkan çözümleri, dağıtım kanalları vasıtası ile “bilinçli sigortalı” algısını toplumun her katmanında en iyi şekilde uygulaması gerekmektedir.
Toplum -kitle- bazında; sigorta firmaları potansiyel müşterilerin ihtiyaçlarını en iyi şekilde tespit edip, çözümleri ürettikten sonra dağıtım kanallarına büyük görevler düşüyor. Ancak, ne yazık ki ülkemizdeki “sigorta satışı” anlayışının, dağıtım kanalında görev alan bazı personelin bencil düşünme güdüsünden dolayı, güvence çözümlerini satın alan sigortalı tarafında olumsuz deneyimlerin önünü rahatlıkla açabilmekte.
Örnek vermek gerekirse, güzel yemekleri ile tanınan bir restoranta gidip serviste kalitesiz bir hizmet aldığınız zaman bir daha oraya gitmeyi çoğumuz düşünmeyiz, bununla birlikte etrafımız ile bu deniyimimizi paylaşırız. Benzeri durum her hizmet sektöründe olduğu gibi sigortacılıkta da aynıdır. Olumsuz deneyimlerin önüne ancak kalifiye personel alımı ile geçilebilir. Kalifiye personelden kasıt aslında belli standartları tutturmuş, deneyim sahibi kişiler olmasının dışında; kendini geliştirmeye açık, hayatında doğrulara yer verme odaklı düşünebilen (dolayısı ile uygulama potansiyeline sahip), empati yeteneğini geliştirtmeye müsait kişiler kastedilmektedir. İşte bu özelliklere sahip kişiler, istenilen belli standartlara ulaşamamış olsalar dahi, geliştirilebilir özellikleri sayesinde sektör genelinde faydalı olabilecek kaynaklardır.
Şu anda gelinen nokta ise yukarda belirtilene göre biraz zıt durumda. Şirketlerde yer alan tabandan tavana kalabalık yönetim kadrolarının -men power- hedeflerini gerçekleştirebilmek için olumlu olumsuz bir çok şey yaptırabilmektedir. Yakın bir gelecekte şirketler, temsilciliklerinin bulunduğu sokaklara stantlar kurarak herkesi istihdam etmeye çalışırsa şaşırmamak lazım. Hatta zaman zaman bunu gerçekleştiren yapılar karşımıza çıkmıyor değil. Bu durum neticesinde her iki açıdan da, kalifiye olmayan personel kirliliği ortaya çıkmasının sonucu üzülen taraf bu hizmetlerin nihai kullanıcıları -yani sigortalılar- oluyor.
Sigortalılar bu etkenlerden dolayı çoğunlukla kalitesi düşük hizmet almayı göze alarak güvence ihtiyaçlarını karşılamaktadır. İşini doğruluk ve istikrar çerçevesinde yapan sigortacılar elbette konumuz dışında. Çok şükür, bu çerçevede hizmet ciddi veren bir çoğunluk bulunmaktadır.
Değerli vakitlerini ayırıp okuyan herkese teşekkür ederim.
Sevgi ve sayılarımla,
Gökhan Polat